Sperm Sağlığını (Kalitesini) İyileştirmenin Yolları

Çocuk sahibi olma sürecinde sperm kalitesi kritik bir rol oynamaktadır. Sperm kalitesi, bir yumurtayı dölleme ve sağlıklı bir embriyonun oluşumuna katkıda bulunma yeteneğini ifade eder ve spermiogram (semen analizi) adı verilen bir test ile çeşitli faktörlerin (sayı, hareket ve yapısal özellikler) birlikte değerlendirilmesiyle belirlenir. Sperm kalitesini değerlendirirken dikkate alınan başlıca faktörler şunlardır:

1 - Sperm Sayısı (Sperm Konsantrasyonu):

Bir mililitrede bulunan sperm sayısını ölçer. Normal bir sperm sayısı genellikle mililitre başına 15 milyon sperm veya daha yüksek olarak kabul edilir.

2 - Sperm Hareketliliği:

Spermlerin hareket etme ve yüzme yeteneğini değerlendirir. Hareketlilik, spermin bir yumurtaya ulaşması ve onu döllemesi için önemlidir. Değerlendirme, ilerleyen spermlerin yüzde oranını ve toplam hareketli sperm sayısını içerir.

3 - Sperm Morfolojisi:

Spermin büyüklüğünü, şeklini ve görünümünü ifade etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO 2021) verilerine göre normal morfolojiye sahip olan spermlerin %4 ve daha üzeri birimlerde olması beklenmektedir. Sperm morfolojisindeki anormallikler, spermlerin bir yumurtayı penetre etme ve dölleme yeteneklerini etkileyebilir.

4 - Semen Hacmi (Volüm):

Boşalma sırasında üretilen semen miktarını ölçer. Normal bir semen hacmi genellikle 1.5 mililitrenin üzerindedir.

5 - Sperm Canlılığı (Vitalite):

Bir semen örneğindeki canlı sperm oranını gösterir. Sadece canlı spermler bir yumurtayı dölleyebileceği için canlılık önemli bir faktördür.

6 - Genetik Faktörler:

Rutin bir semen analizinde doğrudan değerlendirilmese de, genetik faktörler sperm kalitesi üzerinde önemli rol oynamaktadır.

Sperm analizi sonuçları, yaşınıza, sağlık geçmişinize ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Kullandığınız laboratuvara bağlı olarak test sonuçlarınız farklılık gösterebilir. Bu sonuçlar her zaman bir sorun olduğu anlamına gelmeyebilir. Test sonuçlarınızın mutlaka uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Erkek infertilitesi ile ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Sperm Kalitesini Arttırabilecek Takviyeler

Yapılan araştırmalar, bazı takviyelerin erkek doğurganlığı üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir.

Antioksidanlar:
  • Çinko: Testosteron üretimi ve seminal sıvı için önemlidir. Çinko takviyesi özellikle çinko eksikliği olan erkeklerde sperm sayısını ve hareketliliğini artırabilir.
  • Selenyum:Antioksidan olarak, selenyum oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur. Selenyumun sperm canlılığını ve hareketliliğini artırmada olumlu etkisi olduğu bilinmektedir.
  • Vitamin C ve E: Bu vitaminler antioksidan olarak işlev görerek sperm DNA'sını oksidatif stresten korur ve potansiyel olarak spermin yumurtayı dölleme yeteneğini iyileştirebilir. Bazı çalışmalar antioksidan takviyesinin sperm morfolojisini artırabileceğini öne sürmektedir.
Amino Asitler ve Koenzimler:
  • Koenzim Q10: Sperm hücrelerinde enerji üretimi için önemlidir. Bazı çalışmalar, Koenzim Q10 takviyesinin sperm morfolojisi dahil olmak üzere sperm parametrelerini iyileştirebileceğini öne sürmektedir.
  • L-Karnitin: L-karnitin, enerji metabolizmasında rol oynayan bir amino asittir. Bazı çalışmalar, L-karnitin takviyesinin sperm kalitesi üzerinde, morfoloji dahil, olumlu bir etkisi olabileceğini göstermektedir.
Yağ Asitleri:
  • Omega-3 : Özellikle dokosaheksaenoik asit (DHA) ve eikosapentaenoik asit (EPA) içeren omega-3 yağ asitleri, sperm sağlığı için önemlidir. Bu yağ asitleri, balık yağı takviyelerinde bulunur ve sperm morfolojisi üzerinde olumlu bir etkisi olduğu bilinmektedir.
Vitaminler:
  • Vitamin D: Yeterli vitamin D seviyeleri genel sağlık için önemlidir ve araştırmalar, vitamin D eksikliği ile düşük sperm kalitesi arasında potansiyel bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Yeterli miktarda vitamin D alımının sperm hareketliliği ve morfolojisi üzerinde olumlu etkileri olabileceği belirtilmektedir.
Mineraller:
  • Folik Asit: Genellikle çinko ile birlikte kullanılan folik asit, spermin genetik materyalini destekler ve genel sperm sayısında artışa neden olabilir. Folik asit eksikliği yaşayan erkeklerde sperm DNA hasarı, sperm yoğunluğunda ve sayısında azalma görülme ihtimali artar. Bazı çalışmalar, folik asit takviyesi ile sperm morfolojisinde iyileşme arasında potansiyel bir bağlantı olduğunu göstermektedir.
Bitkisel Takviyeler:
  • Ashwagandha (Withania somnifera): Adaptojenik bir bitki olan ashwagandha, geleneksel olarak sperm sayısını ve hareketliliğini artırmak için kullanılmıştır.

Bireylerin takviyelere verdiği yanıtların farklılık gösterebileceğini ve belirli vitamin ve minerallerin aşırı alımının olumsuz etkilere neden olabileceğini hatırlamak önemlidir. Herhangi bir takviye programına başlamadan önce, özel durumları ve sağlık durumlarına dayalı olarak en uygun yaklaşımı belirlemek için bir sağlık profesyoneli, tercihen üreme uzmanı veya üroloji uzmanı ile görüşülmedilir.

Sperm sağlığını artırmak için diğer faktörler nelerdir?

1 - Yaşam Tarzını Yeniden Düzenleyin
  • Antioksidanlar, vitaminler ve mineraller açısından zengin dengeli ve besleyici bir diyet benimseyin.
  • Sperm sağlığını ve genel sağlığı iyileştirmek için düzenli egzersiz yapın.
  • Tütün, aşırı alkol vb. madde kullanımını en aza indirin veya bırakın.
2 - Sağlıklı ve Dengeli Beslenin
  • Sağlıklı bir kiloya sahip olmak erkeklerde sperm kalitesini olumlu yönde etkilerken, obezite, sperm üretiminde görevli olan erkeklik hormonu seviyelerini düşürerek sperm sağlığına zarar verir.
3 - Aşırı Stresten Uzak Durun
  • Kronik stres, birçok sağlık sorununa neden olabildiği gibi sperm sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Stres, hormonal dengeyi bozabilir, antioksidan düzeylerini azaltabilir ve bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Bu faktörler, sperm üretimini, morfolojisini ve motilitesini etkileyerek fertilite üzerinde etkilerde bulunabilir. Bu nedenle, stresle başa çıkma stratejileri benimsemek ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, genel sağlık ve sperm sağlığı için önemlidir.
4 - Yüksek Sıcaklıktan Kaçının
  • Uzun süreli yüksek sıcaklıklara maruz kalmak, sıcak banyolar veya saunalar gibi, sperm kalitesini ve sperm üretimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
5 - Çevresel Toksinlerden ve Kimyasallardan Olabilediğince Uzak Durun
  • Çevresel toksinler (pesticidler, ağır metaller, hava kirliliği vb.), ev kullanımı kimyasalları (ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri ve diğer ev kimyasalları), plastik maddeler (Bazı plastik ürünlerde bulunan ftalatlar ve bisfenol A gibi kimyasallar) içerdikleri bazı maddeler nedeniyle sperm kalitesi ve sperm üretimine zarar verebilir. Dolayısıyla, çevresel toksinlere ve kimyasallara maruziyeti en aza indirmek sperm sağlığı için önemlidir.

İntralipid Serum Tedavisi

Tekrarlayan implantasyon başarısızlıkları ve gebelik kayıplarının birçok nedeni vardır ve bazı anne adayları için birden fazla sebep söz konusu olabilir. En önemli unsurlardan biri de bağışıklık sistemidir.

Gebeliğin sağlıklı şekilde oluşması ve devam edebilmesi için bağışıklık sistemi son derece önemlidir. Doğal öldürücü hücreler (NK) bağışıklık sistemi tarafından düzenlenir ve otoimmün hastalıkları olan kadınlarda doğal öldürücü hücreler aşırı aktif olabilir. Bir embriyo implante edildiğinde, otoimmün hastalıkları olan kadınların doğal öldürücü hücrelerinde anormal reaksiyonlar ortaya çıkabilir ve bunun sonucunda embriyoyu bir istilacı olarak görebilir ve vücut tarafından bir saldırıyı tetikleyebilir. Böyle durumlarda durumlarda annenin vücudu transfer edilen embriyoyu kabul etmez ve reddetme durumunda da tüp bebek tedavisi başarısızlıkla sonuçlanır. Intralipid serum tedavisi annede embriyonun tutunamamasına sebep olan bağışıklık sistemi düzensizliklerini dengelemeye yardımcı olur.

İntralipid Serum Tedavisi Nedir?

İntralipid serum tedavisi, bir kadının bağışıklık sistemini güçlendirmek ve bağışıklık sisteminin embriyoyu kabul etme ve gebeliği sürdürme yeteneğini artırmak amacıyla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, özellikle tekrarlayan düşükler veya implantasyon başarısızlıkları yaşayan kadınlar için düşünülebilir.

İntralipid serumu, soya fasulyesinden elde edilen protein ve yağlar, yumurta fosfolipitleri ve gliserin gibi bazı bileşenler içeren besleyici bir yağ emülsiyonudur. Bu maddelerin, bağışıklık sistemini güçlendirmede olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

İntralipid Serum Tedavisinin Uygulanabileceği Durumlar

  • Tekrarlayan Gebelik Kayıpları: Bir kadın üç veya daha fazla tekrarlayan düşük yaşamışsa, ve/veya,
  • Tekrarlayan İmplantasyon Başarısızlıkları:Embriyoların rahime tutunamaması veya gebelik oluşmaması durumlarında bağışıklık sistemine yönelik sorunlar gözden geçirilmelidir.
Intralipid Serum Tedavisi ile ilgili sık sorulan sorular

İntralipid Serum Tedavi Süreci Nasıldır?

Intralipid serum tedavisi genellikle IVF (In vitro fertilization – Tüp bebek) veya diğer üreme teknolojileri ile birleştirilerek uygulanabilir.

Serum damar yolu ile belli aralıklarla anne adayına verilir. Tedaviye genellikle embryo transferinden önce başlanır. Gebelik elde edildikten sonra gerekli görülmesi halinde 8. haftaya kadar belli aralıklarla (genellikle haftada bir ya da 2 haftada bir) uygulanmaya devam edilir. Ancak, tedaviye yanıt bireysel farklılıklar gösterebilir.

Bu tedaviye başlamadan önce, uzman bir üreme doktoru ile durum detaylı bir şekilde değerlendirilmeli ve en uygun tedavi seçeneği ile ilgili bilgi alınmalıdır.

Intralipid Serum Tedavisinin Faydaları Nelerdir?

İntralipid serumun tüp bebek tedavisindeki rolü savunma sistemini dengelemesidir. Sağlıklı ve dengeli bir bağışıklık sistemi tedavideki başarı oranını artırabilmekte ancak bu etki her kadında aynı oranda deneyimlenmeyebilmektedir.

Intralipid Serum Tedavisinin Herhangi Bir Yan Etkisi Var Mıdır?

İntralipid serum tedavisinin herhangi bir yan etkisinin olmadığı bilinmektedir. Ancak, intralipid serum içerisindeki bazı maddelere (soya fasülyesinden elde edilen yağlar, yumurta fosfolipitleri ve gliserin) karşı bazı kadınların alerjisi olabilir. Bilinen bir alerji durumu varsa tedavi uygulanmaz.

Histeroskopi Nedir?

Histeroskopi, rahim içini ve tüplerin rahim içine açılan kısımlarının histeroskop adı verilen ince, optik kamera vasıtasıyla incelenmesi işlemidir. Histeroskopi; kısırlık, tekrarlayan düşüklerin nedeninin araştırılması veya düzensiz adet kanamaları gibi şikayetlerde sıklıkla başvurulan bir işlemdir.

Histeroskopinin uygulama alanları (Histeroskopi ne zaman önerilir?)

Histeroskopi tanısal (ofis) ve operatif (cerrahi tedavi) olmak üzere iki amaçla kullanılmaktadır.

  • Tanısal Histeroskopi: Kısırlık (infertilite) problemleri, adet düzensizliği, düzensiz adet kanamaları, pelvik ağrıları, menopoz sonrası kanama, tekrarlayan düşükler, polip veya fibroid tanısı, rahim içi yapışıklıkların tanısı gibi rahim içindeki semptomları veya sorunları araştırmak ve teşhis etmek için kullanılır.
  • Operatif Histeroskopi: Rahimdeki poliplerin veya myomların çıkarılması, rahim içi anormalliklerinin düzeltilmesi, rahim boşluğundaki perde/bölmenin çıkarılması, rahim içi yapışıklıkların veya skar dokuların tedavisi gibi cerrahi prosedürlerin gerçekleştirilmesini içerir.

Histeroskopi nasıl yapılır?

  • Histeroskopi genellikle ameliyathane koşullarında yapılır. İşlemin niteliğine bağlı olarak hastaya lokal anestezi verilebilir veya genel anestezi altında yapılır. Ofis histeroskopisi (tanısal histeroskopi) sadece lokal anestezi ile yapılır.
  • Vajina ve serviks antiseptik bir solüsyonla temizlenir.
  • Rahim ağzından histeroskop (uzun, ince ışıklı optic kamera) ile rahim içerisine girilir. (Rahim ağzından geçerken kramplar hissedilebilir)
  • Bu esnada rahim içini görebilmek için içeriye rahim boşluğuna genişletici sıvı verilir.
  • Tanısal histeroskopi esnasında tedaviye ihtiyaç duyulursa, polipleri, fibroidleri, çıkarmak, skar dokusunu tedavi etmek veya anormallikleri düzeltmek için histeroskopi sırasında küçük aletler yardımıyla işlem tamamlanır.

Histeroskopinin Avantajları

  • Histeroskopide karında kesi yapılması gerekmez.
  • Rahim boşluğunun net bir görünümünü sağlayarak doğru teşhis ve tedaviye olanak sağlar.
Histeroskopi hakkında sıkça sorulan sorular

Histeroskopi ne zaman yapılabilir?

Histeroskopi adetin bitiminden sonra ve yumurtlamadan önce yapılır. Bu genellikle adet döngünüzün 10-14. günleri arasına denk gelir.

Histeroskopi işşemi sonrasında hasta ne zaman taburcu edilebilir?

Hastalar genellikle işlemden 4-6 saat sonra taburcu edilebilmektedir.

Histeroskopi Sonrası İyileşme Süreci

  • Tanısal histeroskopide iyileşme genellikle hızlıdır; birçok kadın aynı gün normal faaliyetlerine devam edebilir.
  • Operatif (cerrahi tedavili) histeroskopide prosedüre bağlı olarak iyileşme daha uzun sürebilir. Çoğu kadın, işlemden sonraki birkaç gün içinde iş ve egzersiz dahil normal aktivitelerine dönebilir.

Histeroskopinin riskleri

Histeroskopi genel olarak güvenlidir ancak her tıbbi prosedür gibi bazı riskler taşır. Bu riskler enfeksiyon, kanama ve rahim veya diğer organların yaralanmasını içerebilir.

Histeroskopi sonrası dikkat edilmesi gerekenler

Birkaç gün boyunca adet ağrısına benzer kramplar ve bir miktar lekelenme veya kanama yaşanabilir. Ağır kanama şeklinde olmadığı sürece bu normaldir.

Enfeksiyon riskini azaltmak için bir hafta boyunca veya kanama durana kadar cinsel ilişkiden  kaçınılmalıdır.

Histeroskopi yaptırdıktan sonra hamile kalma şansı veya tüp bebek başarı oranı artar mı?

Histeroskopi kısırlığın (infertilite) değerlendirilmesinde önemli bir tanı ve tedavi yöntemidir. Rahim içi lezyonlar, polipler, miyomlar, rahim septumu  (rahim boşluğundaki perde/bölme) ve rahim içi yapışıklıklar infertilitenin en önemli nedenleri arasındadır. Bu gibi durumlar histeroskopi ile teşhis ve tedavi edilebilmektedir.

Daha önce bir veya birden fazla başarısız tüp bebek tedavisi tecrübe edilmişse histeroskopi yapılması önemlidir. Yapılan araştırmalara göre birden fazla başarısız tüp bebek tedavisi tecrübe eden kadınların %50’sinden fazlasında rahim içinde yapışıklıklar, polipler veya rahim içi perde (septum) gibi anormalliklere rastlanmaktadır.

Bu anormallikler histeroskopi ile tedavi edilebilir ve bu da tüp bebek tedavisinde başarı oranını arttırabilmektedir.

Yumurta kalitesi doğurganlığı nasıl etkiler ? Yumurta kalitesini arttırmanın yolları

Yumurta kalitesi, hem doğal yollarla hem de üremeye yardımcı tüp bebek tedavi yöntemleriyle gebe kalabilmek için kritik bir faktördür. Yüksek kaliteli yumurtalar, döllenme ve embriyo gelişimi süreçlerinde önemli rol oynar. Bu nedenle, üreme sağlığıyla ilgili konularda dikkat edilmesi gereken önemli unsurlardan biridir.

Yaş, çevresel faktörler (stres, sigara içme vb.), genetik faktörler, hormonal denge, yaşam tarzı, beslenme tarzı ve takviyeler ilaçlar da dahil olmak üzere yumurta kalitesini etkileyen bir çok faktör bulunmaktadır. Yumurta toplamaya hazırlandığınız süreçte beslenme genel üreme sağlığının desteklenmesinde ve dolayısıyla yüksek kaliteli yumurta üretimi üzerinde önemli bir rol oynar. ​

Beslenme Düzeni ile Yumurta Kalitesini Artırma

Yapılan araştırmalara göre, beslenme alışkanlıklarının yumurta kalitesi ve dolayısıyla döllenme başarı oranı üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineralleri  içeren besinleri dengeli bir şekilde tüketmek kilit noktadır. Bu hususta, vitamin ve minerallerin tüketimi, antioksidanlar aracılığıyla hücreyi toksinlere karşı korumak için oldukça önemlidir. Antioksidan alımınızı optimize etmek için biber, çilek, pancar, havuç ve tatlı patates gibi çok çeşitli meyve ve sebzeleri yani gökkuşağını tüketin. Protein tüketin; vücudu yeniden inşa etmek ve onarmak için yumurta, yağsız et, fındık ve tohum gibi besinleri günlük beslenmenize dahil edin. Lif üretimini sağlamak, hormonları düzenlemek ve enerji elde etmek için karbonhidrat ve sağlıklı yağlar (tatlı patates, esmer pirinç, kinoa, yulaf, kuşkonmaz, ıspanak, chia tohumları, zeytinyağı ve avokado gibi besinler) tüketin.

Bunun yanı sıra yumurta rezervini artırmasa da yumurta kalitesini destekleyen ve hücre yaşlanmasını geciktiren çeşitli takviye ilaçlar önerilebilmektedir. DHEA, folik asit, A ve E vitamini, Koenzim Q 10 gibi destek tedavileri hekim kontrolünde yapılan tedavilere ek olarak önerilebilmektedir.

Takviye almanın kadının yumurta kalitesini artıracağına dair bir garanti bulunmadığını da unutmamak gerekir çünkü yumurta kalitesi genetik ve yaş gibi çeşitli faktörlerden de etkilenir. Ancak bazı takviyeler genel olarak üreme sağlığının desteklenmesine yardımcı olabilmektedir.

Üreme sağlığınızı destekleyebilmeye ilişkin bazı takviyeler şunlardır:

Koenzim Q10 (CoQ10): CoQ10, yumurta kalitesini ve genel doğurganlığı iyileştirmeye yardımcı olabilecek bir antioksidandır. Ayrıca yumurtaların oksidatif hasardan korunmasına da yardımcı olabilmektedir.

DHEA (Dehidroepiandrosteron): DHEA, insan vücudunun böbreküstü bezlerinde üretilen bir hormondur. Yumurta kalitesi ve rezervleri düşük olan kadınlar, yumurtalık kalitelerini artırmaya ve yumurta rezervlerindeki düşüşü yavaşlatmaya yardımcı olmak adına DHEA takviyesi alabilir.

Folik Asit (Folat): Folik asit sağlıklı hücre bölünmesi için önemlidir ve bazı doğuştan olabilecek kusurların riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Genellikle gebe kalmaya çalışan ve hamileliğin erken döneminde olan kadınlar için önerilmektedir.

İnositol: İnositol, özellikle Myo-inositol, yumurta kalitesini ve yumurtalığın işlevini iyileştirmedeki potansiyel faydaları düşünülerek geliştirilmiş bir bileşiktir. Aynı zamanda bu bileşik, özellikle polikistik over sendromu (PCOS) olan kadınlarda gebelik şansını artırma potansiyeline sahiptir.

D Vitamini: D vitamininin vücutta yeterli düzeyde olması, üreme sağlığı için önemlidir. Menstrüel döngüyü düzenlemeye yardımcı olabilmekte ve gebe kalma şansını artırabilmektedir.

E Vitamini: E vitamini, özellikle yumurtaları oksidatif hasardan koruyabilecek bir antioksidandır. Antioksidanların yeterli düzeyde olması üreme sağlığı için önemlidir. Fazla miktarda tüketilmesini önlemek adına, önerilen dozlarda kullanılmalıdır.

Resveratrol: Resveratrol, kırmızı üzüm ve diğer bitkilerin bazılarında bulunan bir bileşiktir. Antioksidan özelliklere sahiptir ve üreme sağlığı üzerinde olumlu etkileri olabilmektedir.

NAC (N-asetil sistein): NAC, vücuttaki önemli bir antioksidan olan glutatyonu tazelemeye yardımcı olabilen bir antioksidandır. Üreme sağlığı için faydalı olabilmektedir.

Selenyum: Selenyum, antioksidan savunmasında rol oynayan ve az rastlanan bir elementtir. Selenyum düzeylerinin yeterli miktarda olması üreme sağlığı için önemlidir ve eksikliği, doğurganlığı olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak aşırı selenyum alımı da zararlı olabilir, bu nedenle dengeli tüketimi ve bunun korunması önemlidir.

Çinko: Çinko genel sağlığımız için oldukça önemlidir ve DNA sentezi ile hücre bölünmesinde rol oynar, ki bu da üreme sağlığı için esastır. Ancak aşırı çinko alımı olumsuz etkilere neden olabilir, bu nedenle önerilen dozları aşmamak önemlidir.

Omega 3: Balık yağı takviyelerinde bulunan omega-3 yağ asitleri, hormonları düzenlemeye ve sağlıklı yumurtalık fonksiyonunu teşvik etmeye yardımcı olabilmektedir.

Unutmayın ki takviyelerin etkinliği bireyler arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir ve yumurta kalitesi üzerindeki etkisi her kadında aynı oranda deneyimlenmeyebilir. Bu nedenle öncelikli olarak, doğurganlık ve üreme sağlığı üzerinde önemli bir etkisi bulunan sağlıklı bir yaşam tarzını (dengeli bir beslenme düzeni, düzenli egzersiz, stres yönetimi, sigarayı azaltma ve aşırı alkol tüketiminden kaçınma gibi) sürdürmeye odaklanın.

Yumurtalarınızı Dondurarak Doğurganlığınızı Koruyun

Her kadın belli bir sayıda yumurta ile doğar ve üreme çağı boyunca, her adet döneminde bu rezerv belli bir oranda azalır. 35 yaş sonrasında yumurtalık rezervi ve doğal yollarla gebe kalma şansı giderek azalmaktadır.

Oosit kriyoprezervasyonu olarak da bilinen yumurta dondurma, kadınların gelecekteki aile planlaması için doğurganlıklarını korumalarına olanak tanıyan bir prosedürdür. Kişisel nedenlerden ötürü ileriki yıllarda anne olmak isteyen, yumurtalık rezervleri azalmaya başlayan, doğurkanlık işlevlerini etkileyebilecek sağlık problemleri veya tedaviler ile karşı karşıya kalan kadınların gelecekteki ebeveynlik seçeneklerini korumak yumurtalarını dondurmayı düşünebilir.

Yumurta dondurma işlemi, bir kadının yumurta toplama işlemine hazırlık sürecini, yumurtaların toplanmasını, dondurulmasını ve daha sonra doğurganlık tedavisi için çözülmesini içerir.

Yumurta Dondurma İşlemi Kimlere Uygulanabilir?

  • Doğurganlığı etkileyebilecek radyoterapi, kemoterapi gibi kanser tedavisi öncesinde
  • Yumurtalıkların alınmasına veya azalmasına sebep olabilecek cerrahi bir operasyon öncesinde
  • Ailede erken menopoz öyküsü varsa
  • Kariyerine veya eğitimine öncelik veren ve bu nedenle ebeveynliği ertelemek isteyen kadınlar yumurtalarını dondurabilirler.

Adım Adım Yumurta Dondurma İşlemi

1 – Hazırlık Aşaması

Yumurta dondurma prosedürü, doğurganlık durumunuzun ve size özel bir tedavi protokolün hazırlanması için doğurganlık uzmanımız tarafından en son kan testlerinizin ve sağlık raporlarınızın incelemesi ile başlar.

2 – Yumurtalıkların Uyarılması (Stimülasyon)

  • Doktorumuz testlerinizin ve sağlık raporlarınızın incelemesinin ardından ilaç protokolünüzü hazırlar.
  • İlaç protokolünüz adetinizin 2. gününden itibaren başlar ve yaklaşık 10-14 gün devam eder. Bu süreçte, belirli günlerde yapılan vajinal ultrason muayeneleri ile yumurtalıkların gelişimi gözlemlenir. Gerektiği takdirde doktorunuz ilaç dozlarını değiştirecektir.
  • Yumurtalıklar yeterince olgunlaştığında (yeterli boyuta ulaştığında) stimülasyon aşaması sona erer ve yumurtaları serbest bırakmaya yardımcı olacak çatlatma iğnesi yapılır. İdeal olarak bu iğneden 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.

3 – Yumurta Toplama İşlemi (OPU- Oocyte Pick Up)

  • Yumurta toplama (OPU) hastanemizde sedasyon (anestezi) kullanılarak yapılan yaklaşık 15-20 dakika süren bir işlemdir.
  • Ultrason eşliğinde, özel bir iğne yardımı ile aspire edilerek yumurtaların toplanması işlemi yapılır.
  • Yumurta toplama işlemi sonrasında toplanan yumurtaların sayısı ve kalitesi hakkında tarafınıza bilgi verilir.

4 – Yumurta Dondurma (Kriyoprezervasyon)

İşlem sonrasında toplanan yumurta hücreleri vitrifikasyon (hızlı) dondurma yöntemi ile dondurulur. Dondurulan yumurta hücreleri -196 C de sıvı nitrojen içeren özel saklama tanklarında uzun yıllar saklanabilir.

Yumurta Dondurma İşlemi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Yumurta dondurma işlemi doğacak bebeğe zarar verir mi?

1986 yılında dondurulmuş oositlerle yapılan ilk tüp bebek denemesinden bu yana çok sayıda sağlıklı canlı doğum gerçekleştirilmiştir.

Bugüne kadar tüp bebek ile doğan çocukların sağlığı üzerine yapılan araştırmalar, yumurtaların dondurulması sonucu doğan bebeklerde doğumsal anomali riskinde ek bir artış olmadığını göstermiştir.

Dondurulmuş yumurta kullanılarak doğan 900 bebeği takip eden 2009 tarihli bir araştırmada, taze yumurtayla doğan bebeklerin oranıyla karşılaştırıldığında doğum anormallikleri oranında hiçbir fark bulunmadığı ifade edilmiştir.

(Kaynak: “Over 900 oocyte cryopreservation babies born with no apparent increase in congenital anomalies” https://www.rbmojournal.com/article/S1472-6483(10)60025-9/pdf)

Yumurta dondurma işlemi nasıl yapılır?

Hastanemizde ultra hızlı bir dondurma yöntemi olan Vitrifikasyon metodu ile dondurma işlemi yapılmaktadır.  Bu yöntemle soğutma sırasında hücrelere veya dokulara zarar verebilecek buz kristalleri oluşmaz. Dondurulduktan sonra yumurtalar uzun süreli depolama tanklarında saklanır.

Yumurta dondurmak için ideal yaş nedir? Kaç yaşına kadar yumurta dondurma işlemi yapılabilir?

Yaşla birlikte kadınların yumurta reservlerinde ve kalitesinde düşüş yaşanmaktadır. Bunun yanısıra ileri yaşlarda (35 yaş üstü) toplanan yumurtalardan elde edilen embriyolarda kromozomal anomaliliklerin görülme riski artmaktadır.

Yumurta sayısı ve kalitesinin iyi olması, sağlıklı gebelik elde edilebilmesi ve bebeğin sağlıklı doğma şansını artırmaktadır. Bu sebeple yumurta toplama ve dondurma işlemlerinin ileri yaşlara ertlenmemesi ve 38 yaş altında yapılması tavsiye edilmektedir.

Bir denemede kaç yumurta toplanır?

Bu soruya net bir cevap verebilmek için öncelikle kadının hormon testleri (AMH, FSH, LH vb) değerlendirilmeli ve vaginal ultrasound ile antral folikül sayımı yapılmalıdır.

Kadın 35 yaş altında ise bir yumurtalıkların uyarılarak yumurta elde edildiği bir deneme ayında 8- 12 yumurta toplanabilir. Toplanan yumurtanın az olması halinde yumurta toplama işleminin birkaç kez tekrar edilmesi gerekebilir. Erken yaşta dondurulan yumurta sayısının fazla olması, döllenme sonrasında daha fazla embriyo oluşmasını sağlar ve bu da gebelik şansını artırır.

Dondurulan yumurtalar çözüldüğünde ne kadarı sağlıklı kalır?

Vitrifikasyon yöntemiyle dondurulduğunda yumurtaların yaklaşık %70-90’ı ileride çözüldüğünde canlı kalmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta yumurtaların kalitelerinin dondurulmaya uygun olmasıdır.

Dondurulmuş yumurtalar ne kadar süre saklanabilir?

Dondurulmuş yumurtalar uygun koşullarda canlılıklarını koruyarak uzun yıllar saklanabilir. Yumurta dondurma sürenizi uzatmak istemeniz halinde hastanemize bilgi vermeniz ve onayınızı her yıl yenilemeniz gerekmektedir. Ekibimiz size doldurmanız gereken rıza formlarını iletecektir.

Bekar kadınlar yumurta dondurma işlemi yaptırabilir mi, evli olmak şart mı?

Bekar kadınlar doğurganlığının korunması için yumurtalarını dondurabilirler. Yumurta toplamı işlemi vajinal yoldan yapılır, zar yapısı ultrason aletinin girişine izin vermiyorsa kızlık zarının bozulma riski bulunmaktadır.

Yumurta Toplama ve Dondurma Fiyatı Nedir?

Fiyatlar hakkında detaylı bilgi için lütfen https://cyprusivfhospital.com/tr/ucretler/ sayfamızı ziyaret edin.

1 2 3 5
Hi, How Can We Help You?